V. Uluslararası Polimerik Kompozitler Sempozyumu İzmir'de Gerçekleştirildi.
Sempozyumda; polimerik kompozit malzemelerin üretimi, kullanımı ve geliştirilmesi alanında bilimsel ve teknik bilgi paylaşımı, ilgili endüstriyel sektörlerde teknolojik birikimin artırılması, uygulamaya aktarımda karşılaşılan sorunların tartışılması ve çözümler aranması, yetişmiş insan gücü potansiyelinin artırılması gibi konular tartışılmıştır.
Sempozyumun bu yılki ana temasını; Savunma Sanayi ve Yenilenebilir Enerji Alanında Polimerik Kompozit Malzemeler, Üretim Teknolojileri ve Uygulamaları oluşturmuştur.
Sempozyum genel olarak; polimerik kompozitlerin temel bileşenleri, kompozit ara ürünler, üretim teknolojileri, kompozit malzemelerin karakterizasyonu ve testleri, biyoesaslı kompozitler, medikal uygulamalar için kompozitler, çevresel etki, atık yönetimi ve sürdürülebilirlik, sektöre ilişkin mevzuat ve standartlar ile iş sağlığı ve iş güvenliği, eğitim ve mesleki yeterlilik konularını işlemiştir.
Üç gün boyunca iki farklı salonda gerçekleştirilen sempozyumda on beşi çağrılı olmak üzere toplam altmış beş bildiri sunulmuş, iki panel ve uygulamalı bir çalıştay gerçekleştirilmiştir. Günlük ortalama 170 kişinin izlediği oturumlar poster değerlendirme ve kapanış oturumu ile sona ermiştir.
Sempozyuma Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Ali Uğurlu sempozyum açılışında aşağıdaki konuşmayı yapmıştır.
“Kompozitler insanlık tarihi kadar eski malzemelerdir. Anadoluda kerpiç saman karışımı bilinen ilk kompozitlerdendir. Polimerik kompozitler ise 20. Yüzyılda insanlığın kullanımına girmiştir.
Sanayi devrimi sonrası her alanda ve her ortamda ortaya çıkan sanayileşme nedeniyle yapay malzemelerin kullanıldığı ortamlar da farklılaşmıştır. Malzemelerin hayatın çok farklı alanlarında kullanılır olması ondan beklenilen karakteristik özellikler ve performansı da tartışılır hale getirmiştir. Geleneksel malzemeler bu anlamda bazı özelikleri itibari ile yetersizdir. İşte kompozit üretmenin altında da bu anlayış yatmaktadır. Malzemenin zayıf özelliklerini güçlendirmek, kullanıldığı yerde hangi etkiye maruz kalacaksa o etkiye karşı dayanımını arttırmak ya da malzeme özeliklerini istenilen yönde değiştirebilmek için yüzyıllardan bu yana birçok malzemede katkı maddesi kullanılmıştır.
Polimerlerin de hayatın farklı alanlarda kullanılması sonucu polimerlerin kullanıldığı ortamda kendisinden beklenilen performans kriterlerini yükseltmiştir. Polimer malzemelerin bazı özellikleri nedeniyle zayıf olduğu bilinir. Bu nedenle zayıf olan bu özeliklerini güçlendirmek için karbon, cam, vs liflerin kullanılmasıyla birlikte polimerlerin birçok özeliği güçlendirilerek kullanım alanları genişlemiştir.
Yirminci yüzyılda insanlığın kullanımına giren, Türkiye‘de ve dünyadaki önemi gittikçe artan polimerik kompozit malzemeler üretimi ve kullanımı her çeşit sanayide ve yaşamda geniş uygulama alanları bulmuş, geleceği de şekillendirecek teknolojik malzemelerdir.
Basitçe söylemek gerekirse karbon zincirlerinden oluşan polimerler ve bunların günlük hayattaki kullanımı hepimizin malumudur. Kompozitler zayıf olan ya da malzemelerin zayıf özelliklerinin bir başka malzeme kullanılarak güçlendirilmesi sonucu ortaya çıkmış malzemelerdir. Kompozit, özellikleri açısından kendisini oluşturan malzemelerden daha iyi niteliklere sahiptir. Sanayileşme ve yapılaşmanın hayatın çok değişik alanlarında yaşanması, üretilen malzemelerin çok farklı ortamlarda kullanılması nedeniyle mevcut malzemelerin bazı özeliklerinin yetersiz kalma durumunu ortaya çıkarmıştır. Bu durum nitelikleri açısından daha üstün malzemelere ve yapılara olan gereksinimi arttırmıştır. Kolay işlenebilen, her türlü korozif etkiye dayanıklı, mekanik ve fiziksel özellikleri güçlü, durabilitesi yüksek, servis ömrü oldukça uzun, bulunduğu yer ve koşullarda en iyi performansı gösterebilecek yeni malzemelerin gerekliliği günümüz koşullarında tartışılmaz bir kabuldür. Polimerik kompozitler polimerlerin zayıf olan özeliklerinin yüksek oranda kullanılan cam, karbon ya da diğer elyaf çeşitleri ile güçlendirilmiş halidir. Bu lifler sayesinde malzemenin mekanik özelikleri güçlendirilmiş ısıl dayanımı arttırılmış olur. Günümüzde nano teknolojisindeki gelişmeler sayesinde nano boyutta ikinci ya da üçüncü malzemeler ekleyerek yüksek performanslı malzemelerin elde edilmesi mümkün olmuştur. Bu malzemeler de nano kompozitler olarak adlandırılmaktadır.
Özellikle yapı malzemeleri, havacılık sanayi, otomotiv, gıda, iletişim, ulaşım, sağlık ve enerji gibi sektörler polimerik kompozitlerin en fazla gereksinim duyulduğu alanlardır. Sanayinin öncüsü olan bu alanlarda hızla yaşanan gelişmeler yeni malzemelere olan gereksinimi de zorlamıştır. Bu nedenle Polimer esaslı kompozit malzeme teknolojisi hızla gelişmekte ve sektör tarafından neredeyse her gün bir yeni ürün piyasaya sürülmektedir. Öyle ki bu kompozitler geleneksel malzemelere karşı, fiziksel ve kimyasal avantajları sayesinde geleceğin malzemeleri olarak düşünülmektedir. Bilim adamları bu malzemeleri akıllı malzemeler olarak da tanımlamaktadır.
Sektörün gelişmesi, özellikle inşaat, enerji, savunma sanayi, havacılık, denizcilik, ulaşım, otomotiv sektörlerinde katma değeri yüksek malzemeler üreterek ithalatı azaltacak yönde ulusal ekonomiye ciddi katkılar da sağlamaktadır.
İlkini 2006 yılında gerçekleştirdiğimiz sempozyumdan bu yana çıkarılan sonuçlardan önemli görülenleri bir kez daha özetleyecek olursak;
1. Türkiye`de Polimerik yapıda malzeme üreten ve ürün geliştiren üretici ve alanda çalışan teknik personel; disiplinler arası bir birliktelikte bilim ve teknoloji üretimine ışık tutan birlikte çalışmanın bilincindedir.
2. Paydaşlar, bu doğru çalışma ve gelişmelerin bu yolla sektöre, ülkeye ve topluma getireceği yararın kaçınılmaz olduğunun farkındadırlar. Düzenlenen sempozyumlar, doğru bir gelişim için yetişmiş insan gücü gereksinimini yani uzman ve ara eleman eğitiminin önemini ortaya çıkarmıştır.
3. Bundan ötürü eğitim konusu başlı başına ele alınarak sanayi, meslek odası ve üniversiteler arası bir eşgüdümle yeniden planlanmalıdır. Meslek odalarında bulunan uzman ve birikimli insanların deneyimlerinden faydalanılmalıdır.
4. Malzeme biliminde ve uygulamalarında yeni, güçlü ve sürdürülebilir malzemelere gereksinim duyan ülkemizde ulusal bir pazar ve teknoloji yaratma konusunda sanayilerin, bilim adamlarının ve meslek odalarının önü açılmalı, üretim ve yenilikler teşvik edilmelidir.
5. Polimerik kompozitlerin bilinen kullanım alanlarının dışında yeni alanlarda ve işlerde kullanılabilmesi için ve paydaşların araştırma yapmaları teşvik edilmeli ve yeni uygulamalar yeni yönetmelik ve standartlar ile desteklenmelidir.
6. Avrupa Topluluğunda Ekonomik Faaliyetlerin İstatistiki Sınıflaması olarak bilinen NACE kodlarında kompozit sektörüne yönelik herhangi bir kod bulunmaması, bulunan kodların yetersizliği ve sektör temsilcilerinin farklı gruplar altında etkin olamaması gibi nedenler birlikte karar alma ve uygulama yeteneğini güçleştirmektedir. Ulusal ekonomi ve bilim gereklilikleri nedeni ile bizim için de önemli olan bu durum için paydaşlar kompozit alanını kapsayacak olan NACE kodlarının oluşturulması için inisiyatif kullanmalıdır.
7. Dışa bağımlılığı azaltacak şekilde; yerel hammaddelerle ve daha ekonomik ürünler geliştirebilmek için sektörün önündeki sorunlar hükümet tarafından çözülmelidir.
8. Hammadde sıkıntıları nedeniyle ülkemize girdi sağlayan Petkim ve Cam Elyaf gibi kuruluşlar sektörün ihtiyacını tek başlarına karşılayamamaktadır. Bunun için yeni yatırımların desteklenmelidir.
9. Kullanım alanlarının genişlemesi nedeniyle kompozit malzemelere olan ilginin artması sonucu, ürün altyapısında kalitesizlik ve kayıt dışılık da yaşanmaya başlanmıştır. Ürün kalite kontrolünü uluslararası test ve standartlara uygun yapabilecek donanımlı akredite laboratuarlara ihtiyaç ne yazık ki halen giderilememiştir. Sektörde haksız rekabet ortamı yaratan bu duruma müdahale edebilmek için yasal mevzuat yeniden değerlendirilerek, ulusal bir planlama ve denetim zorunluluğu gerekliliği paydaşlar ve hükümetlerce kabul edilmelidir.
10. Kompozit sektöründeki işçi sağlığı ve güvenliği, atıkların yok edilmesi ve geri kazanılması gibi konularda yaşanan sıkıntılar ve sorunlar hepimizin malumudur. Atıkların toplanması ve sanayide özellikle enerji üretiminde kullanılması için paydaşlarca bir koordinasyon kurulu oluşturulmalıdır.
Değerli Katılımcılar her iş gibi bu sempozyum da yoğun bir emeğin ürünüdür. Her dönem onun üzerinde sempozyum ve kongre düzenleyen Odamız yönetim kurulu, geçenlerde Bilim sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Şikayeti ile Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olan bir dava sonucu görevine son verilmiştir. 12 Eylülün karanlık günlerinde TMMOB yasasına ilave edilen Ek 3 maddesi gerekçe gösterilerek odamız idari ve mali yönden denetlenmek istenmiştir. Anayasanın 135. Maddesinde bu denetimin yapılabilmesi için kanunla düzenleme yapılması açık seçik belirtilmişken ve bu kanuni düzenleme o zamandan bu güne hala yapılmamışken odamızın denetlenmek istenmesi hiyerarşik ilişki olarak algılaması nedeniyle siyasi bir hamle olarak değerlendirilmiştir.
Buna karşılık her dönem denetlenebilirliği ve şeffaflığı savunan TMMOB ve odamız bakanlık tarafından istenilen bütün belgeleri ve defterleri tarayarak oda web sitesinde bütün kamuoyunun denetimine ve görüşüne açılmıştır. Kurulduğu günden bu yana ülkesinin, halkının, mesleği ve meslektaşlarının yararı doğrultusunda bilim ve tekniğin katıksız savunucusu olan odamız ne yazık ki gelmiş geçmiş bütün siyasi iktidarların şimşeklerini üzerine çekmiştir.
Biz Kimya Mühendisleri Odası olarak daima demokrasiyi, insan haklarını, laik ve sosyal hukuk devletini, planlamayı ve sanayileşerek üretmeyi savunmuş bir oda olarak bundan sonra da bu ilkelerin savunucusu olmaya devam edeceğiz.
Sempozyuma emeği geçen başta Ege Bölge Şubemiz Yönetim Kuruluna, Şube çalışanlarımıza, bilim, düzenleme ve danışma kurullarına çaba ve emeklerinden ötürü çok teşekkür ediyorum.”