Plastik Geri Dönüşüm Sektörü Son Dönemeçte!
Küresel markaların geri dönüştürülmüş ürünlerle müşterilerinin karşısına çıkmak için adeta bir yarış içerisine girmiş olduğunun altını çizen Gülsün: “Geri dönüştürülmüş hammaddeden elde edilen ürünlere yönelik olarak artan talep ülkemizde de bu sektörde hızlı bir yatırım atağının yaşanmasını sağladı. Kamunun da bölgesel teşvik sistemi ile desteklediği geri dönüşüm yatırımları ülkemizin dört bir yanında hızla faaliyete geçerken yerelde istihdam yaratılması gibi dışsal faydaları da beraberinde getirdiler. Bugün ülkemizin neredeyse her ilinde plastik geri dönüşümü yapan bir tesis olduğunu görüyoruz. Ülkemizde kaynağında ayrıştırma sisteminin kurulmamış olması sebebiyle bu işletmeler üretim için ihtiyaç duydukları plastik atığın önemli bir kısmını ithalat yoluyla karşılıyor. İşletmelerin atık ithalatı yapmasının en önemli gerekçelerinden biri ise ülkemizde kurulu mevcut kapasitenin, toplama ve ayrıştırma tesislerinden çıkan plastik atık miktarının 3 katına ulaşmış olması. Yani sektör ülkemizde çıkan tüm plastik atığı geri dönüştürdüğünde kapasitesinin ancak 3’te 1’ini kullanmış oluyor. Zira son yıllarda geri dönüşüm alanında hızla yatırımlar çoğalırken, etkin bir ayrıştırma sistemi kurulması adına gerekli adımlar atılmadı. 18 Mayıs 2021 tarihinde yayımlanan tebliğ ve genelge ile ise plastik atık ithalatı fiilen yasaklanmış durumda. Bu durum sektörün ihtiyaç duyduğu hammaddeye erişememesi ve üretimini durdurması anlamına geliyor. Tebliğde belirtilen 45 günlük süre sona ererken sorunun hala bir çözüme kavuşturulamamış olması ise endişe verici” dedi.
Düzenleme yeşil dönüşüm gerçeğini göz ardı ediyor!
Tüm dünyada yaşanan yeşil dönüşüm gerçeğinin söz konusu düzenlemelerle göz ardı edildiğini belirten Selçuk Gülsün: “Ülkemizde geri dönüştürülmüş hammadde üretiminin durması birincil kademede plastik geri dönüşüm sektörünü ilgilendiriyor olsa da plastik sektörünün bütününün bu gelişmeden etkileneceğini söyleyebiliriz. Avrupa’da Yeşil Mutabakat ile ortaya konan iddialı hedefleri ve küresel markaların kendilerine koymuş oldukları geri dönüştürülmüş hammadde kullanım oranı hedeflerini göz ardı eden bu düzenlemede bir değişikliğe gidilmemesi ve ülkemiz plastik geri dönüşüm sektörünün ihtiyaç duyduğu hammaddeye erişememesi, orta vadede Avrupa’da ikinci ve dünyada ise yedinci sırada olması ile gurur duyduğumuz plastik sektörümüzün de küresel tedarik zincirinden koparılması anlamına gelmektedir. Kanun koyucuların bu tarz ekonomiyi derinden etkileyen düzenlemeleri hayata geçirmeden önce etki analizi yapmaları ve olası sorunların çözümleri içeren yol haritaları ile hareket etmeleri bu sebeple çok önemli” dedi.
Yasaklar değil denetim arttırılmalı!
Kamuoyunda artan çevresel kaygıları paylaştıklarını belirten Gülsün: “Şüphesiz ki ülkemizin doğasını korumak en önemli önceliklerimizden lakin bunun yolu etkin denetimden geçiyor. Daha önce ilgili kamu kurumları ile paylaşmış olduğumuz elektrik, su ve işgücü gibi üretim girdilerinin takibi, lisans öncesi altyapı yeterlilik analizi, bakaya atıkların gönderildiği bertaraf tesisinin bilgilerinin kontrolü ve yüksek miktarlı ithalatlarda yerinde tespit gibi denetim tedbirlerinin hayata geçirilmesi durumunda yasalarımızda suç kabul edilen fiilleri işleyenlerin tespiti çok daha kolay gerçekleştirilecek ve çevre sorunları ortadan kaldırılacaktır” dedi.