Boğaziçili bilim insanları Koronavirüs aşısının peşinde
Boğaziçi Üniversitesi; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, TÜBİTAK ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TUSEB) ile uzman bilim insanlarının Koronavirüs aşısı için 17 Mart’ta kurduğu konsorsiyumda yer aldı. TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal’ın başkanlığında hayata geçen konsorsiyum ile Koronavirüs aşısı için kısa zamanda laboratuvar çalışmalarına geçilecek. Bu konuda en büyük sorumluluklardan birini de Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Özören ve araştırma ekibi üstlenmeye hazırlanıyor.
Koronavirüs aşısı için daha öne Kuş Gribi ve çeşitli kanser araştırmalarında da kullanılarak olumlu sonuçlar elde edilen, ekibe ait ‘mikrokürecik’ teknolojisinden faydalanılacak. Ekip, çalışmalara bu ay içinde başlayacak. Aşı içinse bir yıl beklemek gerekiyor. Prof. Dr. Nesrin Özören, Boğaziçi Üniversitesi Kurumsal İletişim Ofisi’nin sorularını yanıtladı.
‘AŞI İÇİN KONSORSİYUM KURULDU’
Koronavirüs aşısı için çalışmalar nasıl başladı?
Boğaziçi Üniversitesi’nde her türlü aşıya uygulanabilecek patentli ‘mikrokürecik’ teknolojisine sahibiz. Daha önce TÜBİTAK ile kuş gribi için bu teknolojiyi kullandığımız bir projeyi hayata geçirmiştik. Kuş gribi virüsünün dış yüzey proteinini, bu küreciklere yükleyerek farelerdeki bağışıklık yanıtını ölçtük. 2016-2019 arasındaki bu çalışmadan gayet olumlu sonuçlar elde ettik. Bu nedenle çalışmalarımız daha da bilinirlik kazandı.
17 Mart’ta TÜBİTAK, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TUSEB) ve bağışıklık sistemi konusunda uzman isimlerin de yer aldığı bir toplantıya davet edildik. Burada Koronavirüs aşı hamlesi için grup toplantısı yapılarak bir konsorsiyum oluşturuldu. Başında TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal yer alıyor. Aşı için proje metinlerini ve olası bütçeleri ilettik. Onayın ardından laboratuvar çalışmalarına geçilecek.
‘BİR YIL SÜRECEK’
Aşı nasıl geliştirilecek?
Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Takımı olarak özgün teknolojimizle başka bir yönden aşı geliştirmeyi ümit ediyoruz. Konsorsiyumdaki diğer bilim insanları da başka teknolojileri kullanacak. Koronavirüs için de aynı patentli ve gelişmiş ASC proteininden oluşan ‘mikrokürecik’ teknolojimizi kullanacağız. Bunun üzerine Koronavirüs’ün taç gibi görünen ‘Spike’ adındaki dış yüzey protein parçalarını ekleyeceğiz. İki ay içinde hayvan deneylerine başlamayı hedefliyoruz. Enjekte ya da burun yoluyla verilen bu mikroparçacıklar, sanki virüs varmışçasına bağışıklık sistemini tetikleyecek ve buna karşı bağışıklık yanıtının oluşması sağlanacak. Daha sonra gerçek virüs geldiğinde de vücudumuz onu tanıyabilecek. Koronavirüs aşısının ortaya çıkmasının bir yıl alacağını düşünüyoruz. Boğaziçi Üniversitesi’ne virüsün canlısı değil, onun kodlama molekülü gelecek ve bulaşma riski yok.
‘YAZ AYLARINDA YOK OLMAYACAK AMA ETKİSİNİ YİTİRECEK’
Sıcaklıklar arttığında virüs etkisini yitirecek mi?
Yaz aylarında gribe yakalanma ihtimali düşer. Önemli olan virüslerin yoğunluğu ve partikül sayısı. Yani çok insan hastaysa, bulaşma ihtimali artar. Ayrıca yaz aylarında bağışıklık yanıtımız daha iyi çalışıyor. Diğer yandan güneşten gelen UV ışınları da virüsleri olumsuz etkiliyor. İnsanlarımız siyah-beyaz gibi düşünüyor. Yazın virüs tamamen yok olmayacak ama vaka oranları düşecek.
'EN HIZLI SONUÇ EN İYİSİ DEĞİL'
Türkiye’de yerli kitler üretiliyor. Nedir bunlar arasındaki farklar?
Virüsün RNA’sının DNA’ya dönüştürülmesi gerekiyor. Kitlerin içindeki enzim ve solüsyonların bu çoğaltma işlevini elverişli hale getiriyor. Açıkçası tüm test sisteminin doğru bir şekilde uygulanması gerekiyor. Hata yaparsanız sonuçlar yanıltıcı olabilir. Bunlar ince işler. Ülkemizde üretilen kitler dünya muadilleri düzeyinde, çok iyi. Yüzde 99 ve üzeri güvenilirlik veriyor. Mezunumuz Elif Akyüz’ün Anatolia Geneworks şirketi İtalya’daki muadillerinin de önüne geçmeyi başarmış. Ayrıca bir başka mezunumuz Onur Bilenoğlu da genel müdürlüğünü yaptığı A1 Yaşam Bilimleri şirketiyle dünya çapında kitlerini ihraç ediyor. Biyolojide en kısa sonuç veren test en iyi diye bir kural yok. İki buçuk saat süren ve güvenirliği çok yüksek kitlerin piyasada iş görmesi beklerim. Bu testler bir arada, sırasıyla kullanmalı.
‘İLK AY KULLANILAN KİTLERDE DOĞRU SONUÇ ALINMADI’
Türkiye’deki kitler yeterli mi?
Türkiye’de ilk ay kullanılan kitlerde tam olarak doğru sonuçların alınamadığını düşünüyorum. Yeterli olamadılar. Ben kitleri üreten o şirketimizi de destekliyorum. Ama yan yana iki-üç şirketin kitleri kullanılmaydı. Diğer tecrübeli firmaların kitleri kullanılmamış oldu. Şu andakinin en az 50 kat imkân vardı son iki haftada. Bunlar yeterince mobilize edilmedi. Bu durumu yetkililere de ilettim. İlk haftalarda sonuçların negatif çıkmasından dolayı gönülleri rahattı. Ama başımızı deve kuşu gibi toprağa gömmeden ilerlemeliyiz. Çok yerinde adımlar atıldı ama bence bir tık daha paranoyak olmak gerekiyordu.
Yakın zamanda ziyaret ettiğim bahsi geçen iki şirket haftada 500 bin kit üretebileceğini söyledi. Türkiye öncelikli. İmkanlar olduğu kadar çok kişiye test yapılmalı. Bu yaklaşımla Biyologlar İnisiyatifi ve Korona Acil Eylem Ekibi adı altında beş dernek bir araya geldik. Sosyal medyada kitlerin uygulanmasıyla ilgili bir gönüllüler listesi oluşturduk. Hedefimiz yetkililere uzman iş gücünün hazır olduğunu söylemek. Laboratuvarlarımızda gerekli cihazlar var. İstendiğinde bu kompakt cihazlar pandemi merkezlerine taşınabilir. Biz uzman ve ekipman sağlayabiliriz. Buna hazırız.
‘MUTASYON MODELLEMELERİ İÇİN PROJEMİZ HAZIR’
Koronavirüs mutasyon geçirerek daha ölümcül olabilir mi?
Koronavirüs daha da ölümcül hale gelebilir. Peki bunu nasıl yapabilir? Akciğerimizin üzerine yapıştığında bağışıklık sistemimizi ona cevap veriyor. Virüse yakalananların yüzde 97'si şu an kurtuluyor. Ama virüs bağışıklık sistemini de yıkabilecek bir yapıya kavuşursa, o zaman çok zararlı olabilir. Bundan korkuluyor. Buna neden olabilecek potansiyel mutasyonlar yüzlerce örnekle, istatistikçilerle modellenebiliyor. Biz de Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji Derneği önderliğinde virüslerin potansiyel mutasyonlarıyla ilgili projemizi TUSEB’e sunacağız.Virüsler son yıllarda daha da göz önüne gelmeye başladı. Son yıllarda iklim değişikliği buzulları eritiyor. Orada donarak kalan bir mikroorganizma denizlere karışabiliyor. O da canlıları ve nihayet bizi de etkileyebilir. Çevremiz değiştikçe değişik virüsler ortaya çıkacaktır. Ayrıca seyahatler de bunu taşıyor. Eskiden sadece köyde kalan bir hastalık şimdi dünyaya hızlıca yayılabiliyor.
Kaynak: https://haberler.boun.edu.tr/tr/haber/bogazicili-bilim-insanlari-koronavirus-asisinin-pesinde